4 Ekim 2017 Çarşamba

Ağlamam Geçtiyse Senin Sayende..

Hipospadias ameliyat sayısını dörde tamamladık. Son olur diye umuyorum ama son diye kurulmuyorum bu sefer. Devamı gelecekse de beni hazırlıklı bulacak.

Çok kritik bir yaşta ameliyat oldu Doruk. Etkilenmesi, bilinçaltına atması muhtemel bir yaş. 3,5 yaş. Çok korktum bu yüzden ama korktuğum gibi olmadı. Kabul etmek lazım, çocuklar bizden daha güçlü. Tek yapmam gereken onu hazırlamakmış. Ben üstüme düşeni iyi yapmışım sanırım ki Doruk gerisini çok kolay getirdi.

Anlayabileceği yaştaysa çocuğunuza her şeyi anlatın. Ama her şeyi. Bildiği zaman korksa da başa çıkabiliyor. Bildiği zaman başa çıkınca kendine güveni de geliyor. Ben bir iki ay önceden Doruk'a her şeyi anlattım. Fistülün ne olduğunu, neden olmaması gerektiğini, doktor amcanın onu iyileştirmek için ameliyat etmesi gerektiğini, ameliyatta neler olacağını, ameliyattan sonra neler yaşayacağını, sonda takacağını, biraz rahatsız olacağını, hatta belki acıyacağını, ilaçlarını düzenli içerse geçeceğini, doktor amca sondayı çıkarana kadar hiç dokunmaması gerektiğini, sonra iyileşeceğini. Ara ara onun anlayacağı dille anlattım durdum. Ara ara o da başkalarına anlattı. Anladığını, kabul ettiğini gördüm.

Ameliyattan önce pedagoga da gittik, ama biraz geç kaldığımız için pedagog Doruk'la görüşecek vakit bulamadı. Biz görüştük, bazı tavsiyeler verdi. Korkup korkmadığını, ne kadar etkilendiğini anlamanın tek yolu oyun dedi. Oyunun her şey olduğunu biliyordum ama oyun oynarken Doruk'u nasıl anlayacağımı bilmiyordum. Onu anlattı. Birazdan uygulamamızı anlatacağım fikir vermesi için. Oyun dışında süreç normalmiş gibi davranmak gerekiyor. Çocuklar yaşadıklarını sadece kendileri mi yaşıyor yoksa herkesin mi başına geliyor bilmiyorlar. Bu yüzden herkesin yaşadığını düşündükleri şeyi daha kolay göğüslüyorlar. Ben öncesinde Doruk'a anlatırken ben de ameliyat oldum senin yaşında, şimdi geçti ama diye anlatmıştım mesela. Bunun onu doğru etkileyeceğini anlayınca hikayemi geliştirdim biraz daha. Kimsenin onun yanında ay yavrum, aman yavrum, yazık dememesi gerekiyor. Tabiki diyorlar. Dememeleri için hep çok iyi imajı yaratmaya çalıştım ben. Birisi diyecek olsa, geçti geçti teyzesi iyileşiyor artık diye bağırarak sesi bastırabiliyorsunuz :) Biz bu ameliyatta hastanede kalmadık. Ama kalınacak olursa uyku ritüellerini gerçekleştirmek gerekiyor. Diş fırçalama, kitap okuma gibi çocuk normalde uykudan önce ne yapıyorsa yapmalı yine.

Biraz da oyunumuzu anlatmak istiyorum. Doruk'un çok sevdiği bir oyuncak kedisi var. Tekir. Kedisine çorapla bir penis diktim, altına da küçük bir delik açtım. Doktorculuk oynarken Doruk'a getirdim. 'Doktor Bey kedim çişini yaparken şu delikten pıt pıt damla geliyor.' dedim. 'Ben doktoyum. Onu veteyineye götüy.' diye azarladı beni :) Sonra veterinere gittiğimi ama bu hastalığı ancak bir doktorun ameliyat ederek çözebileceğini söylediğini, o yüzden doktora geldiğimizi söyledim ve olay tamam. Kedisini ameliyat ettik. Önce patisine kelebek taktık, narkozla bayılttık, sonra sargı beziyle deliğini kapattık. Sonra da sondasını takıp uyandırdık. Gerçek malzemeler kullandık. Oyun sırasında kedicik doktor amcaya sordu sürekli, kelebeği takarken 'acısın mı', sonda takılıyken 'rahatsız olayım mı' diye. İşte çocuğun korkup korkmadığını bu soruların cevabından anlamamız gerekiyor. Acısın derse acıyacağını düşünüyor, kork derse korkuyor. Acısın derse 'ayy ayyy acıyacak' diye kediciği de korkutmak gerekiyor. Korksun derse korkup kaçırmak lazım mesela. Ama Doruk neyseki 'Acımayacak, Koykmana geyek yok kedicik, Geçti geçti' dediği için kolay oldu. Kediciğini de hastaneye götürdük. İyileşme sürecinde de beraber iyileştiler. Evde bir de gerçek kedimiz olduğu için onu ameliyat etmeye kalkmasın diye onun dişi olduğunu penisinin erkekler gibi dışarıya doğru değil içeriye doğru olduğunu da anlatmak zorunda kaldım :) 

Ameliyat sonrası için de pedagogun bir tavsiyesi vardı. Bizde gerek olmadı ama söyleyeyim yine de. Hastanede onu kötü etkileyen şeyleri oyunda canlandırıp gıcıklaştırma ve fiziksel tepki çocuğu rahatlatırmış. Mesela canını acıtan bir hemşireye ailecek saldırmak gibi :)) Oyunda tabiki.

Ameliyattan sonra bir hafta sonda takılı kaldı. Hareketli etkinliklerle yorarım, çok uyur diye düşünmüştüm ama sondadan rahatsız olduğu için çok hareketlenemedik. Elleri oyalayacak yeni oyuncaklar, etkinlikler biriktirmiştim öncesinde, onlar çok işe yaradı. Kesilebilir meyveler ve market kasası üç gün oyaladı. Eğer yoksa almanızı şiddetle tavsiye ederim. Etkinlik kitapları, tişört boyama, cam boyama, yeni traktörler, arabalar, yeni hamur oyuncakları, kitaplar derken bir hafta geçti. Zor zamanlar da oldu ama çocukların gücü her şeye yetiyor. O benden kolay atlattı. Hatta benim de atlamama yardımcı oldu. Ona onunla ne kadar çok gurur duyduğumu söyledim sürekli. Ben küçükken ameliyat olduğumda korkup çok ağlamıştım sondayı çıkarmaları için, ama sen çok güçlüsün dedim. Çünkü gerçekten gurur duydum onunla, çoğu yetişkinden daha metanetliydi. Benim bu sözleri yinelemem de gücünü toparlamasında yardımcı oldu. Şikayet edeceği zaman vazgeçti, sabretti.

Süreci bilinçli bir şekilde gözlemlemesine izin vermek gerekiyor. Kendisi gördükçe 'Anne bak iyileşiyorum' diye sevinince her şeyi bilmesinin kıymetini anlıyor insan. Anlatmasaydım, her şey sürpriz olsaydı ne olurdu? Doktordan korkardı, hemşireden korkardı, iğne görünce ağlamaya başlardı. Sargısını çıkarırken gözünü sıkıp beklemek yerine tepinerek ortalığı ayağa kaldırırdı. Öyle yapan çocukları izledik hastanede Doruk'la sakin sakin. Korkuyorlar diye anlattım, çok kolay olacağını bilmiyorlar, ama sen biliyorsun dedim. Kafasını salladı. Bu çok özel bir şey. Çok lüks. Ama hiç de zor değil ve bütün çocuklar bunu hakediyor. Şu anda büyüyünce ne olacaksın diye sorduğumda doktor olacağım diyor, çünkü insanlayı iyilestiymek istiyormuş. Umarım doktor olmaz ama sonuçta tüm yaşadıklarına rağmen doktorları seviyor :)

Bir de son olarak çocuk haklarıyla ilgili kısım var. Çocuğun bedenine ondan izinsiz bir şey yapamazsınız. Bu benim için çok önemli bir konu. Bu yüzden doktorundan ameliyattan önce Doruk'tan izin almasını isteyecektim. Sonra pedagogla konuşunca 'ya izin vermezse' dedi. Bunu hiç düşünmemiştim. Doruk'un hazır olduğunu düşündüğüm için bu ihtimal aklıma gelmemişti. Ama çocuk sonuçta son anda korkup fikrini değiştirirse daha kötü olabilirdi. Hasta olduğumuzda, korktuğumuzda biz yetişkinler bile birinin bize ne yapmamız gerektiğini söylemesini rahatlatıcı buluruz. Doruk yetişkin değil ve bu ameliyatı olmak zorunda. Onun yerine izni ben veriyorum şimdilik. O zaman nedenleri, sonuçları konuşup şimdi ameliyat olacaksın anlaştık mı demek en doğrusu. Şimdi şu nedenlerden şunları yapmalısın, şimdi şöyle olacak dişini sıkacaksın dedim süreç boyunca. İznini almak kafa karıştırıcı olabilir. Anlatmak yeterli. Yaşadığımdan biliyorum anlatmak gerçekten yeterli.

Sonda çıktıktan sonra bir haftalık hareketsizliğin sonunda doğal olarak bir enerji patlaması yaşıyoruz. Biraz hırçın, zarar veriyor bazen. Ama bu kadar şeye verdiği tepkiler normal bence. Geçecek bu da. Biliyorum. Haftaya pedagoga gideceğiz yine, Doruk'la oynayacak bu sefer. Bence iyi atlattık ama bir de onun okumasını istiyorum Doruk'u. Her şey yolunda diye düşünüp hayatının sonuna kadar yanında kalacak kötü bir anı saklamak istemem oğluma. O yüzden uzmanına da soracağım tabiki. 


Bu süreçten geçen annelere sabır diliyorum. Çocuklarınıza güvenin, inanın. Gücünüz biterse onlardan güç alacaksınız.