16 Ocak 2018 Salı

Ay Tozu

Hayal kurabilen, hayal dünyası geniş çocuklar yetiştirmeye çalışıyoruz hepimiz. Dört yaşındaki oğlumuzun uçuk kaçık hayal dünyasını dinlerken mutlu oluyoruz. Ben oğlumun gelişimine bu anlamda pek müdahale edemiyorum, kendi gibi olsun diye onu kendine bırakıyorum. Başka türlüsü elimde değil. Ama içimde bir yerde yanlış yaptığımı söyleyen bir taraf da yok değil.

Çünkü.. Ben gerçekten kronik bir hayalperestim. Ama kendimi ararken bulduğum en önemli gerçeklerden biri hayallerimin hiç biri gerçekleştirilebilir değil, hepsi fantastik. O yüzden de sadece kafamın içinde yaşıyorlar. Ve gerçek hayatta.. Yaşıyorum işte. Tutkuyla inandığım hiçbir şey yok. Ama hiçbir şey. Şiddetle yapmak istediğim herhangi bir şey yok. Hayran olduğum, benzemek istediğim kimse yok. Ait olduğum bir yer yok. Özendiğim bir hayat yok. Hayatımı harcamak istediğim bir ideal yok. Bunların hepsi insan için büyük bir lüks.

Hayat, hani hep boşa harcanmaması gereken dedikleri şey, ben dolduramıyorum. Çünkü doldurabileceğim bir hayalim yok. Yaptığım şeyler sürekli esip geçenlerden denk gelenler. Yapacağım şeyler de öyle olacak kuvvetle muhtemel.

Ve oğlumun da benim gibi olmasından korkmuyorum değil. Bu yönde ciddi işaretler veriyor bazen. İçinde bir yerlerde istediği şeyleri görebilecek, onlara tutkuyla bağlanabilecek bir Doruk bulur diye umuyorum, bekliyorum.

İşte bu yüzden..  Bu kitap şu an en sevdiğim çocuk kitaplarından biri. Biraz uzunca olduğu için Doruk sıkılır mı acaba diye düşünmüştüm ama sıkılmadı, belki benim okurken nasıl keyif aldığımı hissettiğinden belki de aynı keyfi aldığından. Kitabı okurken her defasında farklı şekilde ama mutlaka eklediğim bir cümle var: “Umarım senin de yolun tutkuyla yapacağın şeylerle hayatının bir noktasında kesişir.” Eklemek istediklerim de var. “Umarım böyle tutkuyla seveceğin dostların olur.” “Umarım böyle tutkuyla aşık olursun, olabilirsin.”

Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupery’nin hayatı. Gerçek olamayacak kadar güzel.. Ama gerçekleştirilebilecek kadar da gerçek.

3 Ocak 2018 Çarşamba

Yeniyıl Yeniyıl Bize Neler Getirdin

Yeni yıl sağlık, mutluluk, huzur ve bol para getirmeyek. Geçen seneden farklı bir yıl olmayacak. Güzel şeyler de gelecek başımıza, bol bol üzüleceğiz de. Fiziğin kanunu, düzen sürekli kötüye gider. Ben demiyorum. Einstein, Hawking falan diyor. Bilimsel gerçek. O yüzden mutlu yıllar dilemiyorum kimseye.

Ama bu karamsar bir yazı değil. Benim yeni yıl mesajım. Başlıyorum.

Sir John Franklin gibi yavaşlığı keşfedin. Yavaş olabilir ama mutlaka keşfedin. Gerginliğinizin en büyük nedeni aceleniz olabilir. Huzur gelsin diye beklemeyin. Hele bir yavaşlayın bakalım. Beklediğinizde gelmeyen huzur, yavaşladığınızda gelecek. Net!

Bu sene kendiniz için bir şey yapın. Hani o sürekli ertelediğiniz projeniz var ya, onu gerçekleştirin. Birinin sizi ittirmesini beklemeyin. Çünkü ittirmeyecek. Mutluluk ayağınıza gelmeyecek. Hatta çok uğraştığınız halde bile gelmeyebilir. Klişe olabilir ama fazlasıyla doğru olan bir şey var ki o da mutluluk içimizde. Mutluluk sürekli dışardan beklediğimiz bir şey haline geldi. O yüzden pek mutlu olamıyoruz zaten. Beklemeyin, harekete geçin. İnsan uzun süre bekleyince harekete geçmesi zor oluyor, biliyorum. Ama mutlu olmak istiyorsan kendin için bir şey yapmak zorundasın. Sonuç beklediğin gibi olmayabilir, çuvallayabilirsin. Ama kendin için bir şey yapmış olmanın tatmini, listene bir tik daha atmış olmanın mutluluğu.. Hiç yoktan iyi değil mi?

Piyango yine sana çıkmadı değil mi? O işler artık öyle şansla olmuyor çünkü. Kime çıkacağı önceden belli. Yani hayal kırıklığına gerek yok. Bütün hayallerini parayla yapılabilecek şeylere harcama. Paranla yapabileceğin ya da parasız yapabileceğin bir sürü şey var. Boşver parayı. Hayatını kaliteli şeylere harca. Uzatmaya niyetim yok. Aklına bir şey gelmiyorsa arama motoruna ‘parasız yapılacak şeyler’ yaz. Kendin için olanı bul.

Ve en önemlisi.. Hayat akıyor, yaşımız geçiyor. Geçtiğimiz sene akarken çok kişiyi götürdü etrafımdan. Arkadaşlarım yakınlarını kaybetti. Biz üzüldük, onlar yandı. Bu sene bizim yanmayacağımız, bize yanmayacakları ne malum? Sözün özü, sevdiklerinizi biriktirin anılarınızda. Vakit kaybetmeyin, sevdiklerinizin anılarında birikin. Yarın elimizde kalacak en kıymetli şeyler anılar olacak çünkü. 

Sarılın bol bol, öpün -en çok da çocuğunuzun gıdısını-, ota böceğe gülün -ne çok gülüyor diye tip tip baksınlar-, bi de.. Çok sevin her şeye rağmen.