7 Kasım 2018 Çarşamba

Sahne Adı: Fadime

Her şey geçer derler ya hani. Çoğu şey için doğrudur belki ama bazı şeyler geçmez. Hafifleyebilir. Hatta hafifler. Ama geçmez.

Bu yazım geçip gidebilecek olanları serbest bırakmayı öğrenmemle ilgili. Nasıl öğrendim bilmiyorum aslında. Sanırım yaşadıkça öğreniyor insan. Aynı tecrübeden farklı şeyler de öğrenilebilir tabi ama ben bir yandan da anneliğim için kendimi iyileştirmeye çabaladığımdan öğrenilesi olanı öğrenmişim.

Geçen hafta ailecek kötü bir şey yaşadık. Dört ameliyat, işkenceden bozma kontroller.. Artık bitti demişken başka bir şey çıktı. Konu ne çıktığı değil. Şu an her şey yolunda çünkü.

Birkaç gün boyunca aklımda gidip gelenler özetle şöyleydi: 

Küçük oğlum 5 olmadan 5. anesteziyi olmalıydı çünkü. Yıl atlatmıyoruz. Bu sefer anesteziyi yalnız da bırakmadık. Arkadaş olarak ilaç ve radyasyonu da ekledik. Seneye mi? Hayırlısı. 

Artık kendimi bırakmak istiyorum. Güçlü olmaya çalışmadan çılgınlar gibi ağlamak, haykırmak. İçimi artısı eksisi olmadan doğrudan dökebilmek. Beş dakika olsun, yeter aslında. Sonra yine toparlanırım, yine oynarım. 

Hayat bu değil mi ki zaten? İçindeki ses başka konuşur, dışındaki başka. Yüzün güler, için kapkara. İçimdeki sesin adını değiştireceğim. Çok çelişiyoruz. Esin olamaz o. Yok yok. Aslında Esin o. Bana artık Fadime desinler. Sahne adı: Fadime.

Bir de ‘neden’ var tabi. Neden? O kadar ameliyat yetmedi mi? Bir sene bile neden nefes alamadık? Allah dermansız hastalık vermesin dediler. Bebeciğim neler yaşadı, iyileşti. Allah dermansızını verdi. Allah ölümcül hastalık vermesin diyorlar şimdi. Demesin kimse bir şey ya. Demesin. 

İşte bu duyguların, bu düşüncelerin geçip gitmesine izin verdim. Yoklamıyor değiller tabi. Ama umutlu olanlar vardı arada. Onlara tutundum sıkı sıkı. Bu geçer dedim. Benim gücüm yetmez belki ama Doruk’un gücü nelere yetti, nelere yetmiş haberimiz bile yokken, biz uyurken. Geçip gidecek olanı bırak dedim kendime. Ve bırakması, geçmesi eskiye göre çok daha kolay oldu benim için.


Her şey yolunda çünkü. Her şey hep yolunda zaten, iyi ya da kötü. Bunu kabul ettim. Yol da bir değil çok. Bunu kabul etmeden göremiyor insan. Farkında olmadan, zihnini duruma açmadan insan kesinlikle göremiyor.

Mutluluğun uçucu olduğunu bilerek doğuyoruz. Üzüntülerin de geçici olduğu gerçeğine ise gözlerimizi kapıyoruz. Ben gözlerimi açtım. Olumsuz bir tecrübe başladığı anda duygularımın önce hafifleyeceğini, sonra geçeceğini baştan hatırlatıyorum kendime. Daha kolay geçiyor böyle. Geçmeyecek olan şeyler de var. Yok diyorlar ama var, biliyorum. O geçmeyecek olanlar gelmesin kimsenin başına. Dostumun da, varsa düşmanımın da. Çoğu şey geldiği gibi gidiyor çünkü. Giderken yaralanmamak için yapmamız gerekense: Büyütmeden bırakabilmek.