3 Mart 2015 Salı

Oğluma Mektup

Ve bir cesaret...

"Özgecan'a tecavüz edildi, öldürüldü, yakıldı, nehre atıldı. İlk ya da son muydu? Hayır, bu ülkede her an her saniye bir kadına bir şeyler yapılıyor. Her haberde irkiliyorum, geriliyorum, daralıyorum ama ilk defa böylesine haykırmak istedim. Sen varsın çünkü. Cinsiyetin insan olsun istiyorum çünkü. Sustuklarımı bilmeni, kadını tanımanı istiyorum çünkü.

Evet, ben uyuyamıyorum ve yayınlayacağımdan hatta sana bile göstereceğimden emin olmadığım bu mektubu yazıyorum. Hayatıyla ilgili hatırladığı ilk anısı taciz olan bir kadın düşün. Ve o kadın senin annen olsun. Hiçbir şeyden haberi olmayan, taciz tecavüz kelimesini muhtemelen hiç duymamış olan 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu. O zaman ne olduğunu anlamayan ama büyüdükçe farkına varan, utandığı için ailesine hatta hiç kimseye bahsedemeyen, güveni, özgüveni, bütün ilişkileri zedelenen bir 'insan', bir 'birey'. Kadına saygı duymayan, onun varlığını bile saymayan bir toplum düşün bir de. Sadece 5 yaşındayken mini etek giyiyor diye bir 'müslüman' tarafından cami önünde ıslatılan laf atılan minik kızı düşün, o zaman 'afkur köpek' diyebilmiş ama büyüdükçe bastırılmış bir çocuk. Bir de 5 yaşındaki kızın eteğine göz diken 'müslüman'larla dolu toplumu. 8-9 yaşında bir kız çocuğu düşün, sadece tayt giyiyor diye otobüste hatta sokakta onu ellemeye çalışan 'amca'ları bir de. 10 yaşlarında göğsü belli olmasın diye kamburlaşan, sonra hayatı boyunca duruş bozukluğu yaşayan bir çocuk düşün, o göğüslerden etkilenen ya da rahatsız olan 'insanları' bir de, sütünü emerek büyüdükleri göğüslere saygısı olmayanları. Rüzgarlı havalarda okul eteği giymekten nefret eden bir öğrenci düşün, o havada derdi uçan etek yakalamak olan muhtemelen sapık zihinli ebeveynler tarafından yetiştirilmekte olan erkekleri düşün bir de. Okul çıkışı karanlıkta evine giderken sokaktaki adamlardan tedirgin olan 17 yaşındaki kızı ve o kızı arkasından koşuyormuş gibi yaparak korkudan öldüren ve bununla çok eğlenen 'adam'ları. Üzerinde durak adı yazmayan taksilere binmeyen, binerken plakasını kaydeden, taksiden indiğinde binaya girene kadar bekler misiniz diyen, boş hatta içinde kadın olmayan toplu taşıma araçlarına binmekten korkan, yanına oturan adamların yayılarak bacaklarını değdirmesinden usanan, tıklım tıkış araçlarda arkasına yanına kadın denk getirmeye çalışan, karanlıkta karşılaştığı her adama potansiyel sapık gözüyle bakan, bakmak zorunda bırakılan, yalnız olduğu anlaşılmasın diye kalabalık grupların yakınından yürümeye çalışan, çocuk yaşta evlendirilen, kocası babası dıdısı tarafından sürekli dövülen, sövülen, taciz edilen, tecavüz edilip öldürülen, namus meselesi yüzünden ailesi tarafından ya da sözüm ona aşk yüzünden bir 'adam' tarafından katledilen kızlarla kadınlarla dolu bir toplum düşün.

O kadın senin annen, senin arkadaşın, kardeşin ve sen de artık o toplumun bir bireyisin. Hoşgeldin bebeğim. Ben seni yetiştirecek olan kadın, daha sen karnımdayken seni birey olarak kabul ettim ve düşüncelerine saygı duymaya karar verdim. Seni elimden geldiğince 'adam' gibi, sevgiyi saygıyı hoşgörüyü bilen bir 'birey' olarak yetiştirmeye çalışacağım. Peki ya sen benden bağımsız bir birey olarak toplumun hangi tarafında yer alacaksın? İşte annenin, tanıdığın ve tanımadığın kadınların hikayesi böyle, hatta bundan çok daha fazlası. Bunları hiçbir zaman unutma! Kalbin bugünkü gibi temiz kalsın ve o kalbin olduğu taraftan sakın ayrılma. Yarın kim olacağını bilmiyorum bebeğim ama sana güveniyorum, inanıyorum. Yarın da teşekkür edeceğim, gurur duyacağım bir adam olacaksın."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder