11 Şubat 2016 Perşembe

Hoşgeldin 2 Yaş


"Bu çocuk iki yaş sendromuna mı girdi acaba?"
"İki yaş sendromu galiba."

Bu cümleleri kuruyorsanız, inanın bana, iki yaş sendromuyla henüz tanışmamışsınız. Çünkü iki yaş sendromuysa acaba, galiba gibi kelimeler kullanmazsınız. Şiddetle ve dehşetle anlarsınız durumu.

"Aman tanrım! İki yaş sendromu!!!" gibi.

Korkmayın. Çok uzun sürmüyor. İki üç ayda her şey normale dönüyor. Ama gerçekten normale dönmesi için sabırlı ve anlayışlı olmanız gerekiyor.

Hayat gerçekten çok yorucu olmaya başladı, her şey üstünüze üstünüze geliyor ve bir de üstüne o uzun ağlamalı zırlamalı itiraz krizleri... Yine de.. Sabırlı ve anlayışlı olmanız çok da zor değil. Ben nasıl başardığımı anlatacağım.

Bu konuyla ilgili bir sürü şey okudum, dinledim. Okuduğunuz tavsiyeler, sizin çocuğunuzda hiçbir işe yaramayabilir. Her çocuk farklıdır çünkü, değil mi? Kendi çözümlerinizi üretmeniz gerekecek. Mesela, ağlama krizine girdiğinde onu yalnız bırakın, sakinleşince yanınıza gelmesini söyleyin diye bir şey okumuştum. Bir deneyeyim dedim. Demez olaydım. Doruk'da bu tavsiye ters tepti. Krizi iki doz artırmaktan başka bir işe yaramadı. O yüzden aslında tek tavsiyem böyle bir durumda -cinnet geçirip yeteeeeeer diye bağırasınız geldiğinde- derin derin nefes alın ve 'çok şükür bu sürece de girdi ki sağlıklı demek, çok şükür bu süreç başladı ki bitebilsin ve eh, hasarsız atlatmak sadece benim sakin olmamla mümkün olacak' deyin. İlk bir iki krizde bunu yapabilirseniz, sonraki krizler çok komik geliyor inanın. O sizin bebeğiniz yani dünyanın en sevimli şeyi, hem de her haliyle. "Iı ıııı, ıı ıııııı" diye itiraz etmesi aslında o kadar sevilesi ki bunun farkına vardığınızda sendrom sizin için zaten bitiyor. Bazen o çılgınlar gibi ağlarken benim güldüğümü görmesin diye, o itiraz eden ağzını kafasını yemeyeyim diye arkamı dönmek zorunda kalıyordum.

Evet, tek tavsiyem bu, sakin olmanız. Doruk'da işe yarayan yöntemleri de yazacağım ama işinize yarar mı bilmem. İsterseniz deneyip görün.

  • En çok kullandığım ve en çok işime yarayan yöntem, şaşırtma yöntemi. Kriz halinde ağlıyor. "Iı ıııııı ıı ıııııı" diye kafa sallayıp duruyor. Ve ben istediği şeyi bir türlü anlayamıyorum. Anlasam da anladığım anda onu istemekten vazgeçiyor ve ona da itiraz ediyor. Sessiz sessiz hayali bir kediyle konuşuyorum mesela. Anlamıyor, beni duyabilmek için bir anda susuyor. Anlamaya çalışırken kriz geçiyor. Yada şok olmuş ifadesiyle "A aaaa" diye bağırıyorum. " Şu kuşlara bak ne kadar çok, göç ediyorlar galiba" diye bağırıp kucağıma aldığım gibi cama koşuyorum, kaçırdık galiba deyip belki yetişebiliriz diye bütün camları dolaşıyoruz, sonra aydedeye soruyoruz ne tarafa gittiklerini, tüh kaçırdık diye üzülüyoruz ve kriz yine geçiyor. Gibi gibi. O an aklıma ne gelirse artık. Çoğu zaman işe yaradığını söyleyebilirim.
  • Bazen kriz tam başlamadan yakaladıysam farklı bir etkinliğe yönlendirip unutturma yöntemi de işimize yarıyordu. İtirazlara bodoslama değil de yavaştan giriş yapacağı tuttuysa 'parka gidelim mi', 'hamurla oynayalım mı', 'saklambaç oynayalım mı' gibi tekliflerle dikkatini dağıtıp olayı başlamadan bitirdiğimiz de oldu.
  • Ama bazen... Hiçbir şeyin işe yaramadığı zamanlarda, sakince ne istediğini anlamaya çalıştım. Sakinliğimi korumanın zor olduğu zamanlar da oldu, çünkü kriz hali çok çok çok uzun sürdüğü zaman o ağlama sesinden insanın beyni uyuşabiliyor. Ama kendimi aşan  bir dinginlikle tam 40 dakika boyunca ayağımı ne yapmak istediğini anlamaya çalıştım. Aslında mutfağa koşup büyükçe bir bıçak alıp ayağımı kökünden kesip al ne yapmak istiyorsan yap diyesim gelse de demedim. Derin nefeslerle sakinleşip ayağımı ona bıraktım. 40 dakika sonunda bağdaş kurduğumda sakinleşti. Aslında onu istediğinden de emin değilim.
  • Uzun süren krizlerde sürekli "Ne demek istediğini anlamıyor olabilirim ama şu an ne hissettiğini çok iyi anlıyorum." anlamına gelen şeyler mırıldandım. Kısa vadede hiçbir işe yaramadı :) Ama yine de güzel bişey olduğunu düşünüyorum.
  • Uykularından 'ıı ııııı' diye itiraz ederek uyandığı zaman istediği şeyi yapmaya kalktığımda istemeyeceğini, vazgeçtiğimde tekrar isteyeceğini bildiğimden duymazdan geldim. Tam uyanmadan yakalamaya çalıştım ve uykulu olmasından yararlanarak ve sırtını sıvazlayarak ya da sarılarak "Tamam, bebeğim nasıl istiyorsa öyle, o ne derse o, evetse evet, hayırsa hayır, onun istediği gibi olacak." ninnisini söyledim, mırıl mırıl uyku getirecek bir sesle.
  • Dışarıda çok yaşamadık neyseki ama denk geldiği zaman onu ortamdan uzaklaştırmayı tercih ettim genelde. Ortam değişince ilgisini dağıtacak şeyler bulmak daha kolay oluyor kesinlikle.
  • Son olarak da istediği şeylere çok itiraz etmedim. Hani kabul etmeyip sonradan yenilmektense baştan kabul ettim. Kesinlikle olmayacak şeylerden taviz vermedim tabiki ama kabul edilebilir durumlarda tutarsız davranmaktansa baştan tamam demeyi tercih ettim.
İki ayda her şey normale döndü, krizler geçti. Sendrom atlatmış büyük bir bebek artık o :) Sinirlenmek yerine onun mantıksız davranışlarını büyümenin doğal bir parçası olarak kabullenip bu zor döneminde sevgimizi daha çok hissettirmemiz gerektiğini bilmek ve sakin olmak gerek sadece. Bazen insan ne yapacağını bilemiyor, Öyle karşımda ağlarken çaresizce 'çok seviyorum seni' dediğim zamanlar oldu, benim de ağlamaklı olduğum zamanlar. Sevgime bile itiraz etti, inatla 'seviyorum' dedim. Çıldırdı. Olsun, onu sevdiğimi bilsin de birkaç krizimiz uzamış olsun. Geçti, bitti sonuçta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder