9 Nisan 2019 Salı

Engel mi?

Senin sadece çocuk olmanı istiyorum. Bugün olduğun şey. Yarın olacağın şeyle yarın sen ilgilen, ben kafa yormayayım istiyorum.

Ben kim olmak istiyorum ile Doruk'un kim olmasını istiyorum ya da daha doğrusu Doruk gelecekte kim olmayı ister sorularının cevaplarını sürekli karşılaştırıyorum. Seni olamadığım kişi yapmamak için. Nelerden hoşlanıyorsun, nelerden hoşlanmıyorsun, hangi alanlarda yeteneklisin, hangilerinde değilsin gördükçe not alıyorum. Seni yönlendirirken hata yapmamak için. Ki yapacağım ama en azından içim rahat olacak. Bu hatalar bencilliğimden değil iyi niyetimden kaynaklanacak. Arada kendimi kontrol de ediyorum tabi ki. Mesela bugün karate derslerine başlıyorsun. Ve ben buna karar verirken o notları çok kurcaladım. Yo yo, kendimi karate yaparken hayal edemiyorum. Ben tembel bir insanım (bu en sevdiğim etiketim). Hayal etmesi bile yorucu benim için. Evet, spor yapmanı istiyorum. Her şeyden önce sağlığın için sporu hayatına sokmak benim görevim bunu biliyorum. Ama sana futbol ne bileyim basketbol, ‘bol’la oynanan herhangi bir spor yap demiyor da seni karateye yönlendiriyorsam bu tamamen senin tercihindir. Çünkü notlarımda açık açık yazmışım ‘Yüzümü gözümü dağıtacak kadar güçlü, çok pis kafa atıyor.’ Bir de ‘İyi zıplıyor.’ var. Uzun atlama kursu olsaydı o da bir seçenek olurdu ama bulamadım. Neyse işte.. Kendi yapamadıklarım, ‘başkalarının çocukları’nın yaptıkları ya da o da vardı, bu da vardı, şunu da yapsa fena olmaz mıydı kafasına girmemek için.. Çok da bir şey yapmıyorum. Tek yaptığım sana bakmak. (Aslında seni felsefesi nedeniyle aikido yaparken hayal etmiştim ama onu da evin yakınında bulamadım.)

Ne güzel, ne keyifli yazmışım. Halbuki bu maceramız ne kadar da kısa sürdü. Öncelikle hocadan hoşlanmadım, çocuklarla nasıl iletişim kuracağını bilmiyordu, seni de korkuttu. Bir daha gitmedik oraya ama vazgeçmedim, araştırmaya devam ediyordum. Sonra doktora gittik ve hevesim kursağımda kaldı. Yo, kursağımda kalan karate yapamayacak olman değildi. Doktor dedi ki ‘sol kulağı duymuyor’. Öyle böyle değil neredeyse hiç duymuyor. Bazen beni duymamazlıktan geldiğinde sinirleniyordum ya, o duymamazlık kaldı kursağımda. Hala da kursağımda. Gider mi bilmem.

Doğduğunda yapılan işitme testlerinden dördüncü seferde geçtin, hiç de normal değilmiş ama normal dediler Türkiye’nin en iyi hastanelerinden birinde. Ve biz, inandık. Dört buçuk sene kaybettik. Nasıl anlamayız diye çok kızdık kendimize ama o kadar güzel konuşuyordun ki be çocuk, hiç belli etmedin. Kitap diliyle konuşuyor demişti doktorun, bebeciktin daha. Biz uyurken sen nelerin üstesinden gelmişsin.

Doktora giderken beş olmadan beşinci anestezisini almak zorunda kalmaz umarım diyordum. Hani iki çocuktan birine tüp takıyorlar ya artık, öyle olursa diye endişelenmiştim. Beş olmadan beşinci anesteziyi de aldın. Ama benim düşündüğüm kadar basit değilmiş. Düşündüğüm şey basitmiş meğer.

Şimdi.. Güçsüz olan kulağına robot takıyoruz ara ara, güçlensin diye. Güçlendiğine inanıyoruz. Ben hatta duyacağına da inanıyorum. Kızıyoruz birlikte kulağındaki güçsüzlüğe, git diyoruz, oğlumun güzel kulağını rahat bırak diyoruz. Diğer kulağına gözümüz gibi bakıyoruz, herhangi bir kulaktan daha kıymetli çünkü. O yüzden karate falan araştırmıyoruz. Daha birçok şeye dikkat etmek zorundayız.

Öğrendiğimizde dağıldım, evet. Ama artık başa geleni daha kolay kabul ediyorum. Daha kötüsü de var hayatta diyorum. Onları düşününce abartamıyorum. Önüme daha kolay bakabiliyorum. Bu süreçlerin beni bu noktaya getirmiş olmasına teşekkür ediyorum hatta. Oğluma her baktığımda daha çok şükrediyorum. O bu kadar minikken bu kadar güçlü durabiliyorsa, şikayet etmiyorsa sana ne oluyor diyorum kendime. Kontrolü eskisinden daha çok bırakıyorum ona, çünkü kontrol edemeyeceğimi artık çok iyi biliyorum. Kontrol etmeme gerek olmadığını da. Engellere hayatı boyunca inanmamış birisi olarak böyle davranmam gerek zaten. Engel olmamam gerek. Başka hiçbir şey engel değil çünkü.

Bir de her gece sen uyurken kulağına diyorum ki ‘Çok seviyorum seni. Senden asla vazgeçmeyeceğim. Sen çok kıymetlisin.’ Öylesin. Duysan da duymasan da.

..Annen..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder