29 Mayıs 2015 Cuma

Sn Evde

Nerden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. Sanırım okul öncesi dönemimden sonra yani beş buçuk yaşımdan beri bu kadar uzun süre evde olduğumu hatırlamıyorum. Doruk onaltı aylık ve ben doğum izniyle birlikte neredeyse bir buçuk senedir evdeyim.

Aslında çocuklu arkadaş tavsiyeleri ve evde oturmaya alışkın olmayan bünyem nedeniyle mümkün olduğunca erken işe dönmeyi düşünüyordum. Ek gıdaya başladığımız zaman benim de ev hayatım son bulacaktı. Ama her şey her zaman planlandığı gibi gitmiyor.

Doruk daha karnımdayken doğduktan sonra ameliyata ihtiyaç duyabileceğini biliyordum. Doğduğu gün doğumhanede daha bebeğimin yüzünü görmeden ameliyat olması gerektiğini öğrendim.  Doruk ameliyat olmadan işe dönmeyi düşünemezdim. Daha sonra ameliyat sayısı ikiye çıktı. İlk ameliyatı başarıyla atlattık. Şimdi ikinciyi bekliyoruz. Onu da atlatınca yani çok kısa bir süre sonra işe döneceğim. Ama şimdilik evdeyim işte.

Çocuğumla ilgilenmek için evdeyim. Evet. Çok da güzel vakit geçiriyoruz aslında. Onun ilklerini kaçırmadığım, her anını doya doya yaşadığım için çok mutluyum. Ama alışkın olmayan bir insan için evde olmak çok zor. Okul hayatı, iş hayatı, giderek artan bir tempo ve sonra... Buuuuummmmm! Hayat tamamen değişti. Daha hareketli ama aynı zamanda daha durağan. Daha eğlenceli ama aynı zamanda daha sıkıcı. Ve kesinlikle daha yorucu. Dışarıdan bakınca her şeye vaktin varmış gibi gözüküyor ama aslında hiçbir şeye vaktin olmuyor. Akşam bugün ne yaptım diye bakıyorsun. Her şeyi  yapmışsın ama aslında hiçbir şey yapmamışsın. Neden mi bu karışıklık... Hani o ünlü psikologlar diyor ya bebekten sonra 'ben' demeyi unutmayın diye. Evdeysen unutuyorsun arkadaş! Bebek her şeyin özellikle de 'ben'in önüne geçiyor. Bir de evde olma psikolojisi var. Salıyorsun, seriyorsun. Nasıl mı? Eşofmanı çekiyorsun üstüne, ohhh rahat. Şık olmaya ihtiyacın yok, nasılsa evdesin. Günlerce makyaj yapmadığın, bir kalem bile çekmediğin oluyor. Hele de benim gibi normalde de çok yapmıyorsan. Doğumdan kalan ve hala gitmeyen kilolar da cabası. E bir de çalışmıyorsun. Ekonomik özgürlüğü geç, işe yaramıyorsun. Biliyorum, aslında öyle değil. Bir bebek var değil mi? Birinin hali hazırda ona bakması gerekiyor ve ben annesi olarak ona bakmaktan fazlasını yapıyorum. Öğretiyorum, yetiştiriyorum ve bakımı için en sağlıklı yolları tercih ediyorum. Ama evde olma psikolojisi dedim ya, çoğu zaman bunu unutturuyor insana. Etrafta hatırlatacak kimse de olmayınca beynindeki tilkiler dönmeye başlıyor yine.
 
Evet! Bir şey yapmaya vaktin yok çünkü bebeğinle ilgilenmeyi bırakabileceğin tek zaman uyku saati. Ve uyku saatleri giderek azalıyor, sadece bebeğinin yemeğini yapmaya bile yetmiyor bazen. Ama kafanda kurmak için bolca zamanın oluyor. Doruk'la oyun oynamak bana da terapi oluyor ama bir yere kadar. Tahmin ettiğimden çok daha sabırlı bir anne olduğum ve Doruk'la birlikte takıntılı olduğum birçok şeyi aşmayı başardığım halde, kafamda kurdukça sabrım azalıyor. Kurmamak için zihnin bir şeye odaklanması gerekiyor. Ve evdeki odaklanma kısa süreli olabiliyor ancak. Çoğu zaman tam zamanlı odaklanmaya ihtiyaç duyuyorum. Oyun oynamak da güzel ama çalışmak istiyorum :)
 
Çocuğumla evde kalmalı mıyım diye düşünen annelere tavsiyem, mecburiyetleri yoksa hemen işe dönmeleri. Çocuğunuzla fazla zaman geçirmeye değil, kaliteli zaman geçirmeye çalışın. Anne mutlu olmalı ki bebek de mutlu olsun. Son iki cümle çok klasik gelebilir ama kesinlikle doğru :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder