15 Eylül 2015 Salı

Uzun Bir Aradan Sonra

Uzatılmış bir ev hanımlığıydı benimkisi. Hiç bitmeyecek gibi gelmeye başlamıştı ama nihayet bitti. İşe döndüm. Zor olacağını düşünmüştüm, neyseki olmadı. 

Aslında sorsalar 6 aydan çok kalmazdım evde. Bazen hesaplar çarşıya uymuyor. Bizimkide uymadı. Doruk 19 aylık, ben 20 ay evdeydim. Düşününce ne çok şey yaşamışız bu sürede. Mutluluklar, hayal kırıklıklıkları, ameliyatlar, rahatlamalar, yeniden dolmalar, ilkler, sonlar.. Güldüğüm kadar ağladım belki ama sonradan bakınca kötü anıları görmüyorsun. Doruk'la dolu dolu bir buçuk sene. İlklerini gördüğüm ve yanında olduğum için çok mutluyum aslında. Belki olmasaydım pişmanlığı, eksikliği kalacaktı içimde.  Ama yine de sağlık problemleri olmasaydı bu kadar uzatmazdım. Kendi ruh sağlığı için hayatına devam etmeli insan. Zaten ev hanımıysan problem yok ama çalışıyorsan ve evde olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsan annelikle aynı anda öğrenmek şok etkisi yapabiliyor. Bir süre sonra, aslında öyle olmasa da işe yaramıyormuş gibi hissetmeye başlıyorsun. 

30 yaşına kadar yaz tatilleri dışında hiç evde durmamış biri olarak çok zorlandım. En çok neyi özlediğimi sorarsanız uzaklara bakmak derim mesela. Doruk'la her gün dışarı çıksak da, her fırsatı değerlendirip bol bol tatile gitmiş olsak da çoğu zamanı evde geçince insanın baktığı en uzak mesafe karşı binanın duvarı oluyor. Kendimi uzaklara bakmam lazım derken bulduğum zamanlar sayılamayacak kadar çoktur. Pijama sorunsalı var sonra. Evde makyajlı, şıngır mıngır oturabilen bir insan olmadım hiçbir zaman. Normalde de çok makyaj yaptığım söylenemez zaten. Şıklığı bir kenara atıp rahatlığa sarıldığım doğrudur evdeyken. Bakımlı olmanın verdiği özgüveni unutmuşum mesela. İşe başlayınca hatırladım. 

Ev hanımlığı çok zor bir meslekmiş. İş yükü olarak, sorumluluk olarak çok ağır değil belki ama sürekli kendini tekrar eden günler yaşıyorsun. 20 aylık ev hanımlığını başarıyla tamamladığımı düşünüyorum yine de. Çocuk da olunca iş başa düşüyor. Yemek yapmayı işkence gören, hayatında hiç sebze çorbası yapmamış Esin daha önce görmediği sebzelerden harika çorbalar yapmaya başladı; dondurucuyu sağlıklı gıdalarla doldurup kışlık domates, biber sosları hazırladı; kendi uydurma tarifleriyle leziz balık köfteleri, şekersiz çikolatalar, dondurmalar, yulaflı kurabiyeler, kekler, sebzeli pilavlar, sağlıklı yemekler ve daha neler neler yaptı. Bir bebeğe dokunamayan Esin 1,5 sene bir bebeğin her şeyiyle yardım almadan tek başına ilgilendi. Bunları yapan Esin miydi? Eski Esin olmadığı kesin. Şimdi belki daha zor. Eve yorgun geliyorum, Doruk'la oynarken aralara bir iki iş sıkıştırmaya çalışıyorum, Doruk için sağlıklı yeni tarifler denerken gözlerimi açık tutmaya çalışıyorum. Hala emzirdiğim için deliksiz uyuyamadığım 5-6 saatlik uykudan nasıl uyandığımı bilemeden yeni bir güne başlıyorum. Ama daha mutluyum. Ekonomik özgürlüğümü yeniden elime aldım, yeniden işe yarar hissediyorum. Hiçbir zaman daha değersiz olmadım belki ama yeniden daha değerli hissediyorum. O yorgunluğa fazlasıyla değiyor yani.

İçimi dökünce yazı biraz uzadı ama Doruk'u bu sürece nasıl alıştırdığımı anlatmak istiyorum aslında. İstanbul'un bir ucunda oturup diğer ucunda çalıştığım için sabahları çok erken çıkıyorum evden. Bu yüzden bakıcı bulmayı daha doğrusu bulabilmeyi düşünmemiştim hiç. Hep yarım gün kreş, yarım gün annem seçeneği vardı aklımda. Başka seçeneğim varmış gibi sanki. Ama tesadüf mü kader mi yoksa şans mı bilmiyorum bakıcı bulduk hiç aklımda yokken. Bakıcı demek tuhaf geliyor şu an. Daha ilk günden Doruk'un teyzesi, benim de ablam oldu. Bu alıştırma sürecinde bana gerçekten çok yardımı dokundu. Doruk zaten sosyal bir çocuk, kimseye yabancılık göstermez ama teyzesiyle ilk günden kaynaştı. Nereden başlayacağımı bilemiyordum. Bu zamana kadar her işiyle kendim ilgilendiğim için başkasına bırakmaya pek elim varmıyordu ama teyzesinin ilk günden kaşığı elimden alması, Doruk'un işlerini sahiplenmesi, biraz tuhafıma gitse de, işimi oldukça kolaylaştırdı. Doruk ona alıştıktan sonra, ben evden çıkmaya başladım. İlk gün bir saat, sonra günlerce 4-5 saat. Teyzesiyle çok güzel oyunlar oynadıkları için beni hiç aramadı. Üç hafta sonra işe başladım. İşe başladığım gün hastaydı. Teyzesi yoktu, o günü annemle geçirdi. Ama o üç haftada bensiz yaşamaya alışmıştı ve benim ne olursa olsun ona geri döneceğimi öğrenmişti. O yüzden hiç zor olmadı. İkinci gün teyzesi de geldi. İlk günler bana biraz tavır yaptı ama en uzunu beş dakikayı geçmedi. Zaten bütün gün meme aradığı için dönüp dolaşıp kucağıma konuverdi. Üçüncü gün annaa (anne) demeye başladı :) Biliyordum benim işe başlamamı beklediğini, kepçe ve cetvel diyebiliyorsa anne de diyebilir mantığıyla. İkinci haftadayız ve artık her şey rayına oturdu. 19 ay burun buruna yaşadığımız için zor olur diye düşünmüştüm ama tereyağından kıl çeker gibi olmasa da kolay oldu yine de.

Çok uzatmadan toparlamak istiyorum. İşe başlayacaksanız size iki tavsiyem var. Birincisi çocuğunuzun yeni hayatına alışması için ona zaman verin. Ben üç hafta verdim. Bu kimi çocukta bir hafta kimi çocukta bir ay olabilir ama ihtiyacı duyduğu zamanı ona mutlaka verin. Küçücük kafalarında kötü şeyler kurmalarına izin vermeyin. İkinci tavsiyem ilk zamanlarda gittiğinizi mutlaka ona söyleyin. Ben bir kez haber vermeden çıktım (çok uzun sürmeyeceği için düşünemedim), ben dönene kadar evde koşturup beni aramış. Sonraki çıkışlarımı hep söyledim. "Ben işe gidiyorum, şu saatte geleceğim, gelince oyun oynayacağız senle, tamam mı?" dedim. Ben giderken ağlasa bile, daha kolay sakinleşti ve alıştı. Bir süre sonra bana el sallamaya, öpücük yapmaya başladı. Çok erken çıktığım için uyuyor oluyor genelde ama işe başladığım gün tesadüfen Doruk da uyanmıştı, bu çok iyi oldu mesela. Beni gördüğü, kaçmışım gibi olmadığı için çok sevindim. Sonrasında kaçta gidip geldiğimi öğrenecekti nasılsa.

Bir de ben aylar öncesinden "ben artık baba gibi işe başlayacağım, sabah gidip akşam geleceğim" demeye başlamıştım. O da bir süre sonra onaylamak için kafasını sallamaya başlamıştı. Sürece olumlu etkisi olmuş mudur bilmiyorum ama bir zararı olmadığı kesin.

Biz işe başlama sürecini böyle atlattık. Alışma sürecimiz de sonrası da bizi çok zorlamadı. Ben çalıştığım için mutluyum, Doruk'un da evde mutlu olduğunu bildiğim için gözüm arkada değil. Umarım başladığımız gibi rahat devam ederiz. Darısı işe başlayacak diğer annelerin başına :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder