1 Eylül 2016 Perşembe

Karmakarışık Bir Deneme

Bilmiyorum! Ne bileyim!

En sevdiğim laflar bunlar. Ne kadar çok olsam da o kadar az olduğumu hatırlatıyorlar bana. Ne kadar çok derken de şımarıklık yapmıyorum. Herkes kadar çok işte, kimseden çok değil yoksa.

Kafamın içinde binlerce Esin var. Bir tanesi var; başına buyruk, kelimenin tam anlamıyla hür, bağları bağımlılıkları da yok. Düşünmeyi de pek sevmiyor. Biliyor ki düşünmediği zaman her şey çok daha iyi yürüyor. Etrafında yeterince Esin var zaten düşünen. Görüyor, onlarda bir şeyler hep eksik, yolunda gitmiyor. Ama bir sorunu var bu Esin'in, diğer Esinler onun adına da düşünüyorlar. O, düşünmeden hareket edecek olsa diğerleri önüne çıkıyor hemen. Bağları, bağımlılıkları yok ama engelleri var. Çok Esin var çünkü.

Bir tane bile Esin yok oysa. Bir video vardı, bir insanın uzayda ne kadar minicik kaldığını gösteren. İşte öyle, atomun alt parçacıklarından bile küçüğüz aslında. Neredeyse yokuz yani. Canım sıkkın olduğunda bunu düşünmeye çalışıyorum. Olmayan birinin olmayan problemleri çok da ciddi gözükmüyor o zaman. Bunu düşünmek de zor gelebiliyor bazen, kafamın içinde susmayan Esinler varken ne kadar az olduğumu düşünemiyorsam Franz Kafka'nın sözünü hatırlatıyorum kendime: "Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değildir aslında." Şu anda ne kadar çoksam da bir gün hepsiyle birlikte yok olacağım. Hem de çok yakın bir günde. Öyle değil mi?

Eğer yazımı okuyorsanız giriş, gelişme, sonuç beklemeyin. Çünkü bunu yazan karmakarışık Esin. Kalem onun elindeyken yazı nereye gidecek bilemiyoruz (kalem burda mecaz değil, karmakarışık Esin antiteknolojik de ayrıca). Zaten yazmasının belli bir amacı da yok. Sabah bir makale okudu, sırlarla ilgili. İnsanı hasta eden sırrın kendisi değil, o sırrı içinde tutmakmış genelde. Benim de sırlarım var, her insan gibi. Sırları tutan Esin çok ketum. Karmakarışık olansa bu sırları bilmiyor. Belki yazarken çözerim diye yazmaya başladı. Paylaşmak istediği ne bilmiyor ama paylaşırsa rahatlar belki diye deniyor sadece.

Sanırım bu sefer başaramayacak, belki sonra yine dener.

Bu karmakarışık yazıyı anlamlı bir yere bağlamaya çalışacağım. Başaramayabilirim tabi. Sırrınız varsa ve bir nedenle bunu kimseyle konuşamıyorsanız (utanç, korku, konuşacak kimsenin olmaması), hiç tanımadığınız biriyle konuşun. Kesinlikle bir psikologdan bahsetmiyorum. O da olabilir tabi ama bana sıradan bir yabancı daha içten geliyor. Yorum yapmayacak sıradan bir yabancı. Metroda yanınızda oturan biri (bu ben olabilirim mesela) bile olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder