9 Kasım 2014 Pazar

SN HAMİLE













Evlilikte çocuk olmalı mı, olmamalı mı? Bence olmazsa olmaz bir şey değil. Çünkü bir adamı seversin, evlenirsin. Hayatını onunla sürdürmektir amacın, hiç tanımadığın bir yabancıyla değil. Her zaman böyle düşünmüşümdür. E hanedanımız da olmadığına göre şehzadeye de ihtiyacımız yok.

Yaşlanınca sırtımı dayayacağım ya da beni ziyarete gelecek birileri olsun diye çocuk yapmayı düşünmek bana her zaman bencillik gibi gelmiştir. Sırtımı kimseye dayamak zorunda kalmamak için çalışıyorum, çocuk yapmak da neyin nesi! Hadi yaptım bayram tatilini benim yanımda mı geçirecek? E o da çılgınlar gibi çalışıyor, tatil yapmasın mı? Yapsın tabi.

Bir de kurulu düzenim var. İstediğim zaman istediğim şeyi yapıyorum. Beni bağlayan bir çocuk yok. Olsa, yok uyku saati, yok yemek saati... Yetişmesiydi, okuluydu derken 'benim' vaktimi çalacak. Vaktimi çalmakla kalmayacak naktimi de çalacak.

Evlilikte 5 seneye yaklaşmışız, çocuk yapmamız için torun bekleyen aile büyüklerinden başka hiç nedenimiz yok. Yani korunmaya devam.

...

İş yerinde çok stresli bir ay yaşıyorum. Geç saatlere kadar çalışıyorum hatta rüyalarımda bile devam ediyorum çalışmaya. Hayatımın en kötü beslenme ayı, akşam yemeklerim abur cuburdan ibaret. Ülke de kaosa sürükleniyor. Onu da es geçmemek lazım. Gezi parkına da gidiyorum, gazımı da yiyorum. O sırada düşmekten kılpayı kurtulup ayak bileğimi burkuyorum. Bu kadar şey üst üste olunca biraz rahatlamak lazım. Bir iki kadeh rakı çok iyi geliyor.

Yok canım, hamile olmam mümkün değil. Yorgunluk, stres gecikmem normaldir. Hapımı topu topu bir gün içmedim yahu! Ama şu gebelik testlerini hep yapmak istemişimdir, heyecan olsun bir tane alayım eczaneden. Anında iki çizgi olamaz, bozuk bu, biraz bekleyin yazıyordu. Evet, evet kesin bozuk. Yine de doktora gitsem?! Birazdan doktor çağıracak beni, çocuk falan istemiyorum, zaten yok öyle bir şey. Yani umarım... Doktor mercimek mi dedi, saçma. Bir şeyler daha diyor galiba ama duyamıyorum, nedenki acaba? Konuşsanıza diye bağırarak bana döndü ve gülümsedi. Nedir bu saçmalık yahu? Neden konuşamıyorum ben?

Ağlıyorum. Evet, ağlıyorum. Çünkü bu hiç istemediğim şeyi sanki hayatım boyunca istemişim. Birkaç dakikada insanın bu kadar net olduğu düşünceleri değişebilir mi? Değişirmiş. Meğerse atladığım bir şey varmış. Meğerse bu iş hesapla kitapla olmazmış. Ve anlatmaya çalışmayacağım, çünkü bu kelimelerle anlatılmazmış.

5. evlilik yıldönümümüze 5 gün vardı. Hamile olduğumu o güne kadar saklayıp, bebeğimizin ilk fotoğrafını bebek çorabı içinde verecektim hediye olarak. Ama kanamam vardı. Kanama, risk.. İlk hamilelik olunca bu kelimeler insanın beynini vuruyor. Hemen o akşam söyledim ve başka bir doktora daha gittik. Kalp atışlarını duyduğu halde, sanırım Gökhan yine de beni nohut yerken görene kadar inanmadı hamile olduğuma :)

...

Yazının başında yazdığım fikrin değiştiğini düşüneceksiniz. Hayır, aslında değişmedi. Ben hala evlilikte çocuk olmalı diye düşünmüyorum. Bu evlilikle alakalı bir şey değil. Bu yürekle ruhla alakalı. Meğerse o mercimek hayatıma girene kadar eksikmişim, onunla tam olmuşum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder