10 Haziran 2016 Cuma

D-Man Karasu'da

Babam bir süre önce Karasu'dan ev aldı. Bizim evden iki saatte gidebiliyoruz. Yani İstanbul için çok kısa bir sürede. Bu en çok da Doruk'un işine yaradı. Dedesi sık sık geliyor ve birlikte vakit geçiriyorlar. En güzeli de Karasu'nun doğası bir harika. Deniz ve kum mu istiyorsun, yeşillik mi istiyorsun yoksa nehirde balık tutmak mı? Hepsi var. Bir de sahilde oldukça büyük ve bakımlı bir parkı var ki daha ne olsun.

19 Mayıs tatilini dört güne tamamlayıp babam da Karasu'dayken gidelim dedik. Doruk'un en keyifli tatili bu olmalı, çünkü döndükten sonraki gün kovasını küreğini alıp kapıya yapışmış "Kayasu'ya gidelim, dedenin ayabası vay, o bizi alıy." :) diye tutturmuş. Mürvet abla beni aradı ikna edemiyorum diye, Doruk ilk defa telefonla konuştu benle "Kayasu'ya gitcez dimi?" :)

Dedesinin kayığına bindik, kumda oynadık, piknik yaptık, köpekleri kovaladık, balık tuttuk, ağaçta sallandık... Kısa da olsa Doruk'la böylesi bir deneyim yaşadıktan sonra annelik hayatımdan neden tatmin olmadığımı anladım. Günün büyük bir bölümünde oyuncakla dolu eve kapatılmış bir çocukluk yaşamasını istemiyorum. Ama tam da öyle oluyor. Artık Karasu'ya daha sık giderek bu açığı kapatma şansım var neyseki. Bize bu şansı verdiği için de babama teşekkür ediyorum, Doruk ve kendi adıma.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder